, , , , , , , , , ,

Yorum: Kass Morgan - The 100 (The Hundred, #1)

Tür: Aşk, Bilim Kurgu, Distopya, Genç-Yetişkin, Kıyamet Sonrası
Goodreads Puanı: 3,50 (8.323 oy)
Orijinal Adı: The 100
Yayınevi: Go Kitap
Çeviri: Arın Zengin
Basım Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 300
İNSANLARIN GELECEĞİ ONLARIN ELİNDE

Yaşanan nükleer felaket Dünya'nın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay gemisinde varlıklarını sürdürmüştür.

Tükenmeye yüz tutan kaynaklarla koloniyi ayakta tutmaya çalışan yöneticiler, nüfusu kontrol altında tutmak için en sert tedbirleri almakta, hafif suçlar için bile idam cezası uygulanmaktadır. Öyle ki çocuk suçlular on sekiz yaşına geldiklerinde idam edilmektedir. Ama ölümlerini bekleyen bu gençlerin artık çok önemli bir görevi vardır. Gözden çıkarılmış genç suçlulardan oluşan 100 kişilik bir ekip, geçen zaman içinde yerleşime hazır hale gelip gelmediğini test etmek için Dünya'ya gönderilecektir.

Koloninin geleceği, onların elindedir. Bu onlar için ya ikinci bir şans ya da bir intihar görevi olacaktır. 100 ekibi farklılıklarını, geçmiş hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp birleşmeli ve bilinmezlerle dolu Dünya'da hayatta kalmaya çalışmalıdır. Ama ihanetler, sırlar, henüz bitmemiş ve yeni başlayan aşklar bir bir gün yüzüne çıktıkça bir arada kalmaları gittikçe zorlaşacaktır.
The 100'ı dizisiyle tanımıştım. Diziyi izlediğim için kitabını okumak gibi bir düşünce yoktu aklımda. Ama çoğu kişiden kitapla dizi arasında farklılıkların olduğunu duyunca, kitabı edinip okumaya karar verdim.

Kitapta kurgulanan dünya, bilindik bir temaya sahip olsa da ayrıntılarıyla özgün olmayı başarmış. Ark ile ilgili bilgiler bölümlere yayılmış durumda. Böylece kitap, okuyucuyu teknik bilgilere boğmadan uzay istasyonunun işleyişi hakkında bilgi veriyor. Fakat ben, kurguyu çok ilginç bulduğum için kurgunun bel kemiği olarak da sayılabilecek Ark hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterdim. Yine de, teknik bilgilerin dozunda ve anlaşılır olduğunu düşünüyorum.

Kitap, 4 karakter üzerinden gidiyor. Daha doğrusu olaylara, 4 karakterin bakış açısıyla tanık oluyoruz. Karakter geçişleri yerinde olsa da karakterlerin geçmiş-günümüz geçişleri çok net olmadığından, bu durum akıl karıştırıcı olabiliyor. Ayrıca, karakter betimlemeleri de yetersizdi. Kişilikleri ile ilgili okudukça fikir sahibi olsam da dış görünüşleri hakkında çok az şey anlatılmıştı. Bu yüzden karakterlere yeni yüzler hayal etmek yerine, dizideki oyuncuları kullandım.

Kitap çok kısaydı. Bazı olayların oldu bittiye getirildiği hissini üstümden atamadım. Ayrıca The 100, serinin ilk kitabı olduğu için biraz da giriş havasındaydı. Biraz da bu yüzden, dünyaya gönderilme öncesi ve sonrasında olanlara ağırlık verilmemişti. Bu kısımlar, ana olaylara geçmek için kısa tutulmasaydı daha iyi olabilirdi.

Kitabı okurken diziyle kıyaslamadan edemedim. Dizi ve film uyarlamalarında neredeyse her zaman kitapları tercih etsem de bu sefer oyumu diziden yana kullanıyorum. The 100'ın diziye uyarlanırken çok fazla değişim geçirdiği bir gerçek, ama diziyi birçok açıdan daha iyi buldum. Sanırım dizinin tek eksiği Glass gibi sevilesi bir karakterin çıkarılmasıydı. Bir de Finn diye gereksiz bir karakterin yaratılmasıydı. Bunların dışında yine çok şey değiştirilse de ana kurguya bağlı kalınması ve bunun ayrıntılarla zenginleştirilmesi, benim için, dizinin tercih edilebilirliğini arttırdı.

Kitabın aksiyonunu da düşük buldum, en azından diziye kıyasla düşüktü. Son sayfalara kadar aksiyon düşükle orta arasındaydı. Fakat buna rağmen kitap bayağı akıcıydı, bir günde rahatlıkla bitirilebilir. Ben de The 100 giriş kitabı niteliğinde olduğu için, aksiyon konusundaki umudumu sonraki kitaba bağladım. Umarım serinin devam kitaplarında daha fazla aksiyon görebiliriz.

Kitabın basım kalitesi ise 5 üzerinden 6 alabilecek derecede iyi. The 100'da da yayınevinin diğer kitaplarında olduğu gibi mıknatıslı tasarım var. Ayrıca orijinal kapağın kullanılması ve bu kapağın kabartmalarla daha da öne çıkarılması, kapağa aşık olmak için yeterli. Ayrıca, arka kapaktaki yazıların renk geçişlerinin de kitaba ayrı bir hava kattığını düşünüyorum.

The 100, orijinal kurgusu ve etkileyici kapağıyla severek okuduğum kitaplar arasındaki yerini aldı. Kitabın eksikliklerinin olduğunu düşünsem de serinin devamında bunların kapanacağını umuyorum.



Bellamy, ellerini başının arkasında kavuşturdu, yüzünü güneşe çevirdi ve sıcaklık içine işlerken nefes verdi. Bir kızla aynı yatakta olmak kadar güzeldi neredeyse. Belki daha da güzeldi, çünkü güneş ona asla ne düşündüğünü sormazdı.





post signature
Paylaş:

5 yorum:

  1. Ben de bi ara diziyi izlemeyi düşünmüş yoğunluktan izleyemedim ve öylede kaldı ya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir bak istersen, 2. sezonu da oldukça güzel gidiyor ^_^

      Sil
    2. katılıyorum. ilk sezon o kadar iyi değildi ama ikinci sezonu çok heyecanlı gidiyor. :D

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Spoiler olmasın diye yazmayayım cevabı, izleyip görün bence :)

      Sil