, , , , , , , ,

Yorum: Paula Hawkins - Trendeki Kız

Tür: Gerilim, Gizem, Polisiye
Goodreads Puanı: 3,89 (184.248 oy)
Orijinal Adı: The Girl on the Train
Yayınevi: İthaki Yayınları
Çeviri: Aslıhan Kuzucan
Basım Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 360
Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dahil olmaya karar verdi.

"Büyüleyici, sürükleyici, üst seviye bir gerilim. Mutlaka okuyun!"
-S.J. Watson

"Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u."
-Terry Hayes

"Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir roman."
-Lisa Gardner

"Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!"
-Publishers Weekly

"Nefesleri kesen bir ilk roman. En dikkatli okurlar bile, Hawkins olayları teker teker açığa çıkarıp, aşkın ve takıntının şiddetle olan kaçınılmaz bağını ortaya koyarken şaşırmaktan kendilerini alamayacaklar."
-Kirkus

"Trendeki Kız, her şeyi anladığınızı düşündüğünüz an sizi farklı bir sürprizle karşılıyor."
-Entertainment Weekly
Trendeki Kız, ilginç kapak tasarımıyla dikkatimi çekmişti. Kapağı o kadar çok beğenmiştim ki, daha konusunu bilmeden kitabı almak istemiştim :D Kitabın çıkışı, aşağı yukarı fuar zamanına denk geleceği için birkaç gün bekledikten sonra kitabı uygun bir fiyata, fuardan aldım. Kitabı da kitaplığımda fazla bekletmeden, okuyup bitirdim :)

Öncelikle, kitabın biraz abartıldığını düşündüğümü söylemem gerek. Şöyle ki, birkaç hafta öncesine kadar ne zaman Facebook'u açsam karşıma kitabın tanıtımı çıkıyordu; aynı şekilde diğer sosyal medya hesaplarında da kitabın tanıtımlarına denk gelmiştim. Bu tanıtımların yanında, kitabı öven yazılar da paylaşılmıştı. Eh, haliyle kitaptan beklentim tavan yaptı. Zaten kitabın kapağına hayrandım, içeriğinin de en az kapak tasarımı kadar orijinal ve mükemmel olmasını bekliyordum. Beklentimin yüksek olması sebebiyle, kitaptan istediğimi tam olarak alamadım.

Benim bir polisiyeyi heyecanla okumamı sağlayan en önemli unsur, kurgunun tahmin edilebilirliğinin az olmasıdır. Trendeki Kız, ilk sayfalarda bu ihtiyacı karşılasa da bir yerden sonra katilin kim olduğu rahatlıkla tahmin edilebilirdi. Gerçi, ben polisiye kitaplarda başlarda biraz da eğlencesine "Katil şu kişi olsaydı ne ilginç olurdu." diye düşündüğümden, kitabın tahmin edilebilirliği yüksek bile olsa bir şekilde katilin kim olduğunu beklenenden önce anlayabildiğim için tahmin edilebilirliği yüksek bir polisiye bulmam oldukça güç. Yine de, böyle yapmasaydım bile son 50-60 sayfada katilin kim olduğu rahatlıkla çözülebilirdi.

Katilin kim olduğu kolaylıkla tahmin edilse de cinayetin işlenme nedeni, işlendiği sırada neler olduğu gibi unsurların şaşırtıcılığı yüksekti. Bunları da az biraz, ucundan tahmin ediyor gibi olmuştum ama beklediğimden çok daha fazlasıyla karşılaşınca bayağı şaşırdım. İşte, bu soruların cevapları katilin tahmin edilebilir oluşunu biraz da olsa dengeliyor ve kitabı bitirip kapattığınızda aklınızda katilin tahmin edilebilirliğinden ziyade cinayeti neden ve nasıl işlediği kalıyor.

Kurgunun gerilimi ve akıcılığı çok yüksekti. Rachel'ın yaşadıklarını ve yaptıklarını okudukça gerildim ama kitabı elimden bırakamadım da... Başlarda Rachel'ın hayatı beni inanılmaz sıksa da asıl olaya girilince gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Katilin kim olduğunu tahmin edebilsem de, tahmin ettiğim kişi olup olmadığını öğrenmek için sayfaları arka arkaya çevirdim. Bir de, bir psikoloji bölümü öğrencisi olarak kitapta yer alan görüşme seansının derslerimde gördüklerimde örtüştüğünü belirtmeliyim :D Bu, çok küçük bir ayrıntı gibi gelebilir ama benim için yazarın kitabı öylesine kaleme almadığını aksine araştırmasını düzgünce yaptığını gösterir.

Kitap, günlük tarzında yazılmıştı. Benim gibi, kendinizi kitaba kaptırıp bölümlerin başındaki tarihlere dikkat etmezseniz, olay örgüsü biraz karışabiliyor. Çünkü başlarda, farklı karakterlerin bakış açısından anlatılan olaylar paralel gitse de daha sonra bazı karakterlerin zaman çizgisi geriden gelmeye başlıyor. Ben bunu kaçırdığım için arada biraz kafam karışmıştı. Daha sonra geri dönüp tarihlere baktım ve her şey yerine oturmaya başladı.

Kitabın kapak tasarımından bahsetmezsem olmaz :D Nasıl orijinal, nasıl harika bir kapak bu böyle... Arada sırada kitabın cildini çıkarıp inceliyorum, cildi takıp tekrar inceliyorum :D Kitabın basım kalitesi de yüksek; kitabı okuduğum sırada üstüne biraz su dökülmüştü ama kitaba pek bir şey olmamıştı. Kitabın cildi hafif parlak gibi, koruyucu bir malzemeyle kaplandığı için olsa gerek... Bu yüzden Trendeki Kız'ın yıpranmalara, diğer kitaplardan daha uzun süre dayanacağını düşünüyorum.

Trendeki Kız tahmin edilebilirliği yüksek olmasına rağmen heyecanla okuduğum, sürükleyici bir kitaptı. Kaliteli basımı ve özgün kapak tasarımıyla kitap, severek okuduğum kitaplar arasında. Yapılan abartılı övgüleri görmezden gelip beklentinizi normal düzeyde tutarsanız, kitaptan daha çok keyif alacağınızı düşünüyorum.



Hayatınızdaki boşluklar kalıcıydı. Tıpkı beton kenarındaki ağaç kökleri gibi onlarla büyümeniz gerekiyordu; boşlukların içinden çıkıp şekillenmeliydiniz.





post signature
Paylaş:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder